Öne Çıkanlar londra türkiye londra Türk markaları ingiltere Türk markalarının Londra Büyükelçisi Ertaş Londrada Türk İş Dünyası Türk İş Dünyası Güç Birliği Türk İş Dünyası Güç Birliği ANTROPOSEN

Bu haber kez okundu.

İngiliz gurme yazarları Çukurova Torosların lezzetini keşfettiler

AVRUPA AJANSI (AVA) ADAN-MERSİN/Birleşik Krallık ülkelerinden İngiltere'den İngiliz gazeteciler ve İngiliz gurme yazarları Çukurova'ya davet edildi. 31 Mayıs 2016 tarihinde Salı akşamı İstanbul aktarmalı Londra Adana'da buluşan İngiliz gazeteciler, Adana Seyhan Oteli'nde yerel organizasyon adına Mustafa İşler öncülüğünde toplandılar. Otelde, bakanlık tarafından Adana'ya özel şalvar, yelek, kasket ile yöresel kıyafetler ve hediyeler takdim edildi.  Yaz mevsimin başlangıcı olan 1 Haziran Çarşamba sabahı erkenden Seyhan Otel'den ayrılan ekip, Adana Emirgan Sütiş'in yer aldığı Park Zirve'nin muhteşem göl manzarasında lezzetli geleneksel Türk Kahvaltısı'nın tadına baktılar. Emirgan Sütiş'in sahibinin İngiltere Essex Üniversitesi'de okuduğu ortaya çıkınca tatlı bir sohbet yapıldı. Su böreği, Menemen, simit ve Türk tadı lezzetiyle güne başlayan İngiliz Gazeteciler, dünya sosyetesinin akın ettiği İtalya Como gölüne Adana Seyhan Gölü'nün on basacağını dile getirdiler. Kahvaltı sonrası Dünyaca ünlü "Köpüklü Türk Kahvesi" ve ince belli bardakta "Türk Çayı"nın gerçek tadına varan İngiliz Gazeteciler ekibine, kahvenin Osmanlı İmparatorluğu, Türk'ler aracılığıyla Avrupa'ya taşındığı anlatıldı.  Kahvaltı sonrası toplanan İngiliz Gazeteciler, Adana'nın hemen dışında Toros Dağları'nın eteğinde yer alan Yerköprü mevkinde ilginç bir doğal güzelliğe tanık oldular. Koskoca nehir şaka yaparcasına bir anda toprağın altına gömülüyor ve yeraltından süzülerek 200 metre sonra masallardaki gibi yerüstüne çıkıyor. Suyun çıktığı yerede enerji santralı kurularak doğadan elektrik elde ediliyor. Çay kahve molasıyla Yerköprü'den hareket eden ekip, kısa bir Toros Dağları yolculuğuyla herkesin filmde bildiği ama neresi olduğunun farkına varmadığı ünlü köprüye gidildi.  İngilizlerin en ünlü casusluk filmi olan James Bond serisinin 2012 yılında çekilen "Sky Fall" filminin köprüden düşme sahneleri Adana'da çekildi. İşte Adana'da James Bond havasına giren İngiliz Gazeteciler, doğal güzelliğe hayran şekilde ilerlerken birden O köprüyü karşılarında bulmanın şaşkınlığını yaşadılar.  Ne kadarda Alman Köprüsü denilsene "Var dı ha ..."  Kısaltılmışı olarak dillerde kalan isim aynı zamanda  köprünün adı olarak kalmış. 1907 -1912 yılları arasında Avusturya ve  Almanyalı mühendisler tarafından yapılan 1.Dünya savaşında etkin olarak kullanılan Varda Köprüsü (Hacıkırı Viyadüğü) artık James Bond filmleriyle anılıyor. Tarihi tren yolu yeniden inşa edilerek hizmete açılmış. Londra'dan Trenle Bağdat'a kadar gidebiliyorsunuz. Geçerken Varda Köprüsü'nde istasyonda, Türk kahvesi ve Türk Çayı eşliğinde, James Bond anısı yaşabilirsiniz.  Adana Toros Dağları'ndaki gezinin son durağı olan Kanyon ile doğa turu tamamlandı. Tırmanma ve yürüyüş güzergahı dağcıların favori adreslerinden.  Adana demek et ve Kebab demek değil. Sıkılanlar için alternatifler çok. Hilton  Adana sushi yiyebilirsiniz ve Şampanya içebilirsiniz. İngiliz Gazetecilere özel bir parti veren Adana Hilton Hotel, seçenekleriyle sizleri bekliyor.    Adana Büyükşehir Belediyesi'nin desteği ve Adana Tanıtım ve Kalkınma A.Ş ile Adana Rehberler Odası eşliğinde İngiliz Gazetecilere, Adana Şehir turu yaptırıldı. Turda sırasıyla, müzeler, olgunlaşma enstitüsü gezildi, Türk İslsm Merkezi'nde Sufi müzik dinlendi. Taş köprü, saat kulesi, Seyhan barajı nehir turu sonunda akşam yemeğine geçildi. Adana'nın gururu dünyaca ünlü "Adana Kebab" için 1904 yılından beri lezzet dağıtan Onbaşılar Kebab Restaurantına gelindi. Adana kebabı eşliğinde Adana'ya özel çiğ köftenin tadına bakıldı. Türk tatlıları ve Türk çayı ile gecenin sonuna gelindi. İngiliz Gazetecilerin Adana'ki ilk günü bu şekilde özetlenebilir. 

 

 

İkinci gün, İngiliz Gazeteciler, Adana'nın ünlü Seyhan nehrinde gondol turlarına katıldı. İtalyan Venedik şehri gondol gezilerinden eksik kalmıyor. Nehrin üzerindeki köprülerin altından geçerken ördeklerin şarkıları eşlik ediyor. Akdeniz'de yetişen tüm balıkların canlandırıldığı bir çeşit mumya müzesi İngiliz Gazetecilere gösterildi. Çupra'dan Mercan'a köpekbalığından levreğe kadar balıkların birebir örnekleri yapılmış. Bu gezi ile Adana şehrinden ayrılan İngiliz Gazeteciler, İngiliz Başbakan'ı Winston Churcill ile İsmet İnönü'nün görüşme yaptığı istasyonu görmek için Mersin Tarsus yokuna çıkıldı. İsmet İnönü'nün 1940 yılında Churchill ile görüşme yaptığı Yenice kasabasına gelen İngiliz Gazeteciler, Türk ve  İngiliz toplantısının yapıldığı tren vagonunu incelediler. Winston Churchill çok uğraşmasına rağmen Türkiye'yi İngiltere yanında 2.Dünya Savaşı'na sokamamıştı. İsmet İnönü ile Yenice'de görüşen Churchill, 1.Dünya Savaşı'nda Atatürk'e yenilmesinin karşısında istifa etmiş tekrar göreve geldiğinde de İnönü'ye üstünlük sağlayamamıştı. Yenice şehrinde İngiliz Gazetecilere Türk İngiliz toplantısının ayrıntıları gösterildi. Bir Yahudi olan Aziz Paul, Mersin Tarsus ilçesinde doğmuş. Anadolu'da Hristiyanlığı yayan en etkili papaz olarak ünü yayılmış. En son Roma İmparatoru Neron kafasını kesmiş. Bugün Hristiyan dünyası Efes Meryem Ana'dan sonra en çok Tarsus'u ziyaret ederler. Hristiyan ve Yahudi dinine inanan İngiliz Gazetecilere ayrıntılı olarak, Tarsus şehrinin dini özelliği anlatıldı. Bir anlamda Hristiyanların, bazı Katoliklerin hacıya geldikleri yerlerden olan Tarsus bir başka anlamda tarihte çok büyük bir aşkın da merkezi olmuş.  Tarihte gelmiş geçmiş en büyük aşklardan olan Roma İmparatoru Kral Antony ile Mısır Kraliçesi Kleopatra aşkı dillere destandır. Bu aşkın başlangıç yeri Tarsus'dur. Gemisi ile Mısır'dan Anadoluya Tarsus limanına gelen Kleopatra, Antony'yi burada görür ve aşık olur. İngiliz Gazeteciler, bu aşkın başladığı yer olan Kleopatra Kapısı'na götürüldü. Kleopatra kapısından sonrada sırasıyla, Eski Tarsus Evleri, Roma Yolu, Şemsiyeli sokak ve Şelalede çay kahve ikramı sonucunda Mersin şehir merkezine doğru hareket edildi.  İngiliz Gazeteciler, gezinin ikinci önemli şehir merkezi olan Mersin'de geleneksel tadlardan olan Tantuni'nin tadına baktılar. Tantuni Arap kökenli ve anlamı hızlı yemek ( fast food ) demek. Zamanında Arap askerleri doyurmak için cephelerde hızlıca hazırlanan hızlı yemek Mersin'de geleneksel lezzetler arasına girdi. Tantuni sonrası yine Hatay -Urfa'nın milli lezzetlerinden olan çok ünlü tadlardan "Künefe" Mersin'de Emin Usta'da  başarılı şekilde yapılıyor.  Mersin şehir merkezinde tarihi Türk kahvesinin tadına bakan İngiliz Gazeteciler, yine yerel Gorallar Ziya Efendi yapımı Cezerye ve kuruyemişlerin yapımını incelediler ve lezzetinin tadına baktılar.  Denizin ortasında büyülü bir kale. Kızkalesi'nde güneşin batışını yakalayan İngiliz Gazetecilerin kaleyi gezerken yüzlerinde mutluluk gözleniyordu. Kızkalesi'nin içindeki koruma altındaki mozaikler herkesi tarihle yüzleştiriyordu adeta! Kızkalesi'nin karşısında yer alan daha doğrusu Kızkalesi'nin en iyi yerden gören otelde mola veren İngiliz Gazeteciler, Kilikya Otelin muhteşem manzarasının ve mutfağının tadına doyamadılar.  

 

 

 

 

Kilikya Oteli 4 yıldızlı ve romantik tatil geçirmek isteyenler için bulunmaz fırsat. Burak Seçkin oteline gelen tüm misafirleriyle yakından ilgileniyor. Misafirleri evinde ağırlar gibi kendi otelinde ağırlıyor. Klikya Otel mutfağı ve lezzetleri Kızkalesi'nin gölgede bırakırcasına yarışıyor. Özellikle Klikya Otel'in pide, mezeleri ve balıklarını yemeden Kızkalesi manzarasında günbatımı, doğuşunu görmeden, havız deniz kenarında şarap keyfi yapmadan Klikya'dan ayrılmayınız. Eminiz Burak Seçkin ve ekibi sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyacaktır.  Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve  Turizm  Bakanlığı tarafından,  Adana Mersin Bölgesini tanıtmak için Çukurova Kalkınma  Ajansı işbirliği ile Londra Kültür ve Tanıtım Ateşeliği aracılığıyla düzenlenen " Torosların Lezzeti" gezisinin üçüncü gününde Mersin ilinin Mut ilçesine gidildi.  Birleşik Krallık ülkelerinden İngiltere'den İngiliz gazeteciler ve İngiliz gurme yazarları Mut ilçesini gezdiler. Güzellemeleriyle ünlü Ozan'ımız Karacaoğlan'ın mezarı Mut ilçesinde. Türkiye'nin ünlü sanatçılarından Musa Eroğlu yine Mut'lu. Dünyaca ünlü asitsiz zeytinyağı ve  sofralık kayısı tüm Türkiye ve dünyaya Mut'tan gönderiliyor. Mut balı, Kara İnciri'de yerel doğal ürünlerden. Karacaoğlan ile kayısı festivalleri'nde Karakucak yağlı güreşleride görülmeye değerdir.  Osmanlı İmparatorluğu'na en katılan beylik olan Karamanoğulları yine Mut ilçesinden. Karaya işlenmiş dünyanın en büyük Türk bayrağı Mut ilçesinde. MUT, Osmanlı İmparatorluğu'nu çok uğraştıran ve uzun uğraşlar sonucu en elde edilen beylik olarak bilinir.  Koyun ve  keçi ile geçimlerini sağlayan, develeriyle ulaşımlarını sağlayan "Sarıkeçililer" Yörükleri (nomad) her yıl mayıs ayında Konya Seydişehir'den Akdeniz sahillerine göç ederken Mut ilçesinden geçerler.  Ünlü Türkmen yörüklerinden Sarıkeçililer doğum ve ölümlerini Mut ilçesine kayıt ettirirler.  Ünlü gezgincimiz Evliya Çelebi'nin dönemindeki anlatımına göre; sanki inşaatı yeni bitmiş gibi duran Alahan manastırı, Geçimli (Malya) köyü içinde bulunuyor. Göksu vadisine 1200 metre tepeden bakan manastır, 450-500 yılları arasında yapılmış. 1955-1967 yılları arasında İngiliz arkeologların kazılarıyla ortaya çıkarılmış. Kaya mezarları, Kayaya oyulmuş su kanalları, baptiz yapmak için küçük hamamlar, muhteşem sütunlarla manastır, Birleşik Krallık ülkelerinden İngiltere'den İngiliz gazeteciler ve İngiliz gurme yazarları adeta büyüledi.  Birleşik Krallığa bağlı Galler ülkesi yazarlarından Richard Llewellyn'in madenciler için yazdığı romanı çağrıştıran Göksu  Vadisi bütün ihtişamı ve  güzelliği ile süslenmiş gizli bir aşk gibi karşıladı İngiliz gazetecileri.

 

Gurme yazarları, uzuncaburç mevkisinde odun ateşinde pişirilmiş demli çay içerek yöresel lezzetlerden "Kekikli Ayran" "Zıkkım" ve "Sıkma"nın  tadına Danyal Ateş'in muhteşem vadi manzaralı lokantasında vardılar. Moladan sonra Uzuncaburç  Kalıntılarına uğrayan gazeteci ekibi Cennet-Cehennem Obruklarına doğru yola devam ettiler. 

Roma İmparatorluğu komutanlarından kaçmaya çalışan Hristiyan rahipler, Cennet çöküğü Cehennem çukuru olarak bilinen obrukların bir tanesine saklanarak yerin altında kilise inşaa etmişler. Yer altı sularından oluşan küçük bir su birikintisi ile de kilisenin su ihtiyacını gidermişler. İngiliz gazeteciler az çok yorulsalarda toplamda gidiş geliş bine yakın merdiveni çıkıp inerek bu dünya mirasını gözlemlediler. 

 

Büyülü Akdeniz'in mutfağından çıkan birbirinden lezzetli mezeler, balık ve tatlıların tadına bakma zamanı gelmişti. Hani derleye denizden babam çıkarsa yerim deyimini çağrıştıran lezzetler sırasıyla İngiltere'den İngiliz gazeteciler ve İngiliz gurme yazarlarının damak tadına sunuldu. Bildiğimiz salata roka, limon zeytinyağı cacık, humus gibi sayısız mezenin dışında en çok beğenilen Narlıkuyu Silifke sahili doğasının tadına doyum olmaz yerel ürünlerinden yapılmış Kaya Koruğu közlenmiş biber salatasıydı. Karides ve Kalamar'ın eşsiz lezzetinde oybirliğiyle birleşen gurme yazarları Narlıkuyu Canatan Restaurant'ı çok beğendiler.  Canatan'ın özel ekibi tarafından hazırlanan "Lagos" balığı ise akşam yemeğinin sürpriz lezzetiydi. Yöresel meyvelerden muşmula (yeni dünya) kiraz karpuz, kavun yanında sunulan "lokma" ise dillere destan bir tas bıraktı.  Narlıkuyuya giderseniz Canatan'da Karides ve Kalamar yemeden ayrılmayıN. Narlıkuyu Altınorfoz'da bir gece konaklayan İngiliz gurme yazarları, Silifke Kaymakamı Şevket Cinbir ile köy kahvaltısında yerel tadlardan çökelek peynirinin, yöresel bal kaymak, reçelin lezzetine vardılar. Türk çayı ve Türk Çayı ile kahvaltıyı sonlandıran Gazeteciler, hatıra fotoğrafı çektirdiler.  

Mersin Silifke civarındaki sayısız kutsal alanlardan biriside yine Anamur yolu üzerindeki Aziz Paul'ün izinden giden Azize Thecla alanı.Meryem'lik olarak adlandırılan Taşucu mağara kilisesi gibi tanımlayabileceğimiz, Taşucu Azize Thecla Kutsal alanının bir diğer özelliği Azize Theclanın ilk Hristiyan rahibesi olması. Anadolu'da ilk kilise olan Tarsus St.Paul kilisesi gibi Taşucu'nunda Hristiyanlar için çok önemli bir yeri var.

 

 

Aynalıgöl (Glindire) Mağarası

 

Denize sıfır yani atlasan yüzeceksin derlerya işte öyle bir kayalık sahile geldik. Uçurum ve altının deniz olmasından dolayı yüksek merdivenlerle iniliyor. Mağara girişinde hemen nemli havayı hissediyorsunuz ve  indikçe nem davada artıyor. Mağaranın ihtişamı aşağıya nemli basınçlı hava ile indikçe orantılı artıyor ama indikçede aşağıdaki gölü gördüm sanarak merdivenlerin sayısını unutuyorsunuz. En aşağıya inince gördüğünüz manzara karşısında nefesiniz tutuluyor. Mağaranın içinde 420 ve mağaraya inerken 110 toplamda 530 gidiş geliş 1060 basamak var. Cennet Mağarasından daha fazla basamağa sahip.  Aynalıgöl (Glindire) Mağarasını keşfeden yörenin çobanı Kutay, rivayete göre devlete büyük bir mağara bulduğunu bildirir. Tek şartı vardır. Kendisini devletin işe almasını bunun karşılığında da mağaranın yerini söyleyeceğini belirtir. Mağaranın yerini söyler ama işe alınmaz.   4.yy'da Roma dönemine ait bir şehir. 2 katlı mezarlar var. Alt katta ölünün mezarı oluyor üst katta ise malları gömülüyor. Tiyatrosu Hamamı ile büyük bir liman şehri. İskele limanında büyük bir Hamam var. Çok rüzgarlı bir konumda olan şehrin adı "rüzgarlı" demek olan Anemurium.  Arap Akınlarına karşı gelemeyen şehir etkisini kaybederek yüksek yaylara göç etmişler. Türkiye'nin ve Roma İmparatorluğu'nun en iyi korunmuş resmi ve sivil etkinliklerin yapıldığı  toplantı (Odeion) yeri olan bu kalıntıların başka eşi benzeri yok. 

Dünyanın en 10 filmi arasında gösterilen, Cüneyt Arkın'ın "Dünyayı Kurtaran Adam" filmi olmasada tarihi Bizans-Türk filmlerinin bir bölümü Mersin Anamur'daki Mamure kalesinde çekildi. Genelde Roma Bizans dönemine ait olan kalelerin aksine, Mamure Kalesi'ni Türk'ler yapmış. Roma şehri olan Mamure kalesinin yerinde surları olmayan yapılar varken Karamanoğlu Beyliği şehri ele geçirince, şehri yıkmış ve  yerine bu görkemli kaleyi dikmişler. Kalenin içi çok büyük ve kocaman şehri kapsayacak şekilde tasarlanmış. Karamanoğlu Beyliği, yeniden inşaat etme anlamına gelen "Mamure" adını vermiş. Deniz'e sıfır konumuyla ihtişamlı bir kale görünümüne sahip olan Mamure Kalesi'nin yanındaki "KALABALIK" balık restaurantına mutlaka uğrayın. 

Bozyazı ile Anamur arasında Mersin – Antalya yolu üzerinde tüm görkemiyle Mamure (Anamur) Kalesini buluruz. Türkiye’nin en büyük kalelerinden birisi olan Mamure (Anamur) kalesi asırlardır Akdeniz'in dalgalarına karşı koyarken bugün bile hala görev yapabilecek sağlamlığı ile zamana meydan okuyor.

Üç bölümlü kalenin içinde 39 kule, bir cami, bir hamam vardır. Kale içi gezilerde burçlara çıkıp, surlar üzerinde yürüme imkânı bulunuyor Mamure Kalesinin 300 metre kadar açığında ise "Martı Adası" denilen küçük bir kara parçası görülüyor Ada içinde tatlı su pınarının bulunması nedeniyle martıların mesken tuttuğu ada için anlatılan birçok efsane sohbet konusu olmaya devam ediyor.

Bir efsaneye göre: Kale komutanın kızı bir gence âşık oluyor, birbirlerine ulaşamayan kız ile genç arasında ki mektupları bu adada yaşayan martılar taşıyor. Önceleri evliliğe karşı çıkan babasından nihayet evlenme iznini alan kızın, gence gönderdiği son mektubunu martılar bu adadaki suya düşürüyorlar, mektup kayboluyor, müjdeli haber gence ulaşamıyor, martılar hala bu küçük adada bekliyor olmaları suya düşen mektubu arıyorlar ifadesiyle yorumlanıyor. 

Mamure kalesinin yol tarafında pansiyon ve oteller, restoran ve kır lokantaları hizmet veriyor. Cüneyt Arkın’ın oynadığı filmler başta olmak birçok filme de ev sahipliği yapmıştır.

Mamure kalesinin yanından denize dökülen derenin içinde küçük kaplumbağalar o kadar kalabalıklar ki yaz aylarında suyun dahi görünmesini engellemektedir.

Kale turu sonrası Ünlüselek Hoteli'nde konaklayan misafirler ertesi sabah sırasıyla Manchester, Leeds, Londra, Brighton şehirlerine yolculuk yapmak için Türk Havayolları ile İngiltere'ye döndüler. 

 

 

 

Gurme Yazarı Owen Rossan 

 

University of East London'dan Emekli Sosyolog Prof.Dr. Owen Rossan, Amerika'lı, İngiltere'de yaşıyor. Gezi ve yemek kültürleri üzerine yazılarıyla tanınıyor.

Birkaç sefer İstanbul'a giden az çok Türk kültürünü bilen Prof.Dr. Owen Rossan, Torosların lezzeti gezisinde, Adana, Mersin 'i sadece tatil yeri değilde yaşamak için çok güzel şehirler olarak tanımladı. Gerçek insanlar var insanları restaurantları temiz, düzenli yaşanacak yer dedi ve ekledi; "Avrupa'daki ünlü favori tatil yerlerinin aksine Adana-Mersin, yaşam standartlarınızı düşürmeyecek şehirler ve sizin yaşam kalitenizin üstüne çıkacak kapasitede. Yiyecekler ve içecekler fantastik. Adana Mersin değişik tarzda pişirmeler var. Hep Taze soslar. Çok temiz terbiyeli insanlar. Batı Avrupa'daki tatil destinasyonlarının yanında el değmemiş güzellikler olarak tanımlıyor. Karides, lokma Adana Kebab içli köfte yaprak dolma, yufka ekmeği, karpuz, peynir, turşular.... En çok beğendiklerinin başında geliyor. Çukurova Toros lezzetlerinin en başından Narlıkuyu'daki karides'i koyuyor gurme yazarı Prof.Dr. Owen Rossan

 

 

 

AVA Fotoğraf: Güzel Latypova

Çukurova-Torosların Lezzeti sahilleri ile ilgili Ayrıntılı bilgi için twitter adresleri :

LETS GO TO TURKEY #tastefultaurus   Tarsus / Turkey @GoToTurkeyUK @ckaorgtr @SeljukCan 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.