İslamofobi Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada yaygınlaşan bir tehdit durumundadır. Avrupa’da özellikle Almanya’da başta olmak üzere pek çok ülkede cami saldırıları gerçekleşmekte, Müslümanlar bireysel veya gruplar halinde saldırıya maruz kalmaktadır. Bu tehlikenin bu kadar artmış olmasının sebebi, göçmen kriziyle güç kazanmış olan aşırı sağ ve popülizmdir. Maalesef siyasetçilerin kullandığı dil ve medyanın Müslümanlara yaklaşımı İslamofobiyi körüklemektedir.
Bu konu Türkiye’yi neden bu kadar ilgilendiriyor?
İslamofobi’nin Avrupa ve dünyada bu denli yükselişte olması Türkiye’yi özel olarak ilgilendirmektedir. Çünkü özellikle Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz, oradaki Müslüman nüfusun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Bununla birlikte PKK’nın İslamofobi ile harmanlayarak ortaya koyduğu Türkiye karşıtı propaganda faaliyetleri ve Almanya, Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde gerçekleştirdiği cami saldırıları da Türkiye’nin bu konuda ciddi adımlar atması gerektiğinin göstergesidir.
Türkiye İslamofobi’ye karşı neler yapıyor?
Pek çok çalışma var. Ancak hâlihazırda devam eden Medeniyetler İttifakı girişimine ek olarak Türkiye’nin İslamofobi konusunda Pakistan ve Malezya gibi ülkelerle olan işbirliğinin arttıracağı, bu üç ülkenin yumuşak güçlerini İslam düşmanlığına karşı kullanacakları gibi bir beklenti mevcuttur. Bu üç ülkenin İslamofobiye karşı daha aktif bir mücadele yürüteceği kesindir. Buna ek olarak Türkiye’nin 15 Mart’ın Islamofobiye Karşı Uluslararası Dayanışma Günü ilan edilmesine yönelik teklifi çok önemlidir.
İslamofobi nasıl yenilir? 2020’de durumda bir değişiklik söz konusu olur mu?
Suriye İç Savaşı’nın bitmesi, bundan önce de Türkiye’nin güvenli bölge talebinin yerine getirilerek ülkemizde yaşayan mültecilerin vatanlarında refah içinde yaşamalarının sağlanması Avrupa’daki göç korkusunu hafifletecek ve bunun İslam karşıtlığını azaltacak etkileri olacaktır. Dolayısıyla 2020’de İslamofobi’nin güç kaybedeceğini bekleyebiliriz.
Polat Üründül – Uluslararası İlişkiler Uzmanı
