Öne Çıkanlar londra Dünya Eğitim Forumu Seda Mete seksi Gima Bodrum Sun Express londra İngiltere kiralar Youth Premier League Strep A bakteriyel enfeksiyonu Abtschool Meslek Omicrondan türeyen

Bu haber kez okundu.

Müzik Eğitiminde Bir Kaç Nokta

Avrupa Ajansı (AVA) Londra - Toplumumuzda müzik eğitimi alan çocukların sayısında önemli bir artış görülmekte. Bu olumlu gelişmeyi daha verimli bir sürece taşımak adına ailelerden gelen soruları dikkate alarak müzik eğitmeni aynı zamanda bir anne olarak besteci Suzan Beyazıt ile görüştük. Müzik eğitmeni ve besteci Suzan Beyazıt’ın gözlemlediği ve önemli olduğunu düşündüğü bazı noktaları sizler için özetledik.

İşte merak edilenler ve cevapları :

Müzik Eğitiminde Bir Kaç Nokta!

Suzan Beyazıt: “Londra’da yaşamakta olan toplumumuzda, çocuklarının sanatsal aktivitelerle daha fazla ilgilenmesi için çaba sarfeden, bu sebeble de özellikle müzik eğitimine yönelen aileler de büyük bir artış olduğunu görmekteyiz. Müziğin bireyin kültürel zenginliğine katkı sunduğu gibi diğer kültürlerle kaynaşma sürecinde de çok önemli roller üstlendiğini düşünecek olduğumuzda bu yükseliş sürdürülebilirse, şüphesiz ileride toplumumuz adına olumlu etkileri olacaktır. Çok büyük sabır ve çok uzun soluklu çabalar gerektiren müzik eğitiminden kesintiler, küsmeler, kopmalar, bırakmalar yaşanmaması için hem müzik eğitmenliğim, hem de annelik sürecinde edindiğim gözlemleri ve yaşadığım deneyimleri paylaşmak istedim.”

Müzikle uğraşmanın çocuklarımıza kazandıracağı değerler

Suzan Beyazıt: “Müzik insan doğasının en fazla ihtiyaç duyduğu sanatsal formlardan biri olarak, farklı kültürel alt yapılardan gelen insanlara benzer duyguları yaşatarak, ortak bir alanda birleştirme özelliğine sahiptir. Konfüçyüs, müziğin insanların kalplerini iyileştirdiğini, dostluk ve birlik kurduğunu söyler. Müzik, öncelikle çocuğun ruhsal ve kültürel dünyasına zenginlik katacağı gibi toplum içinde kendi varlığını kabul ettirmesinde ve kendisini ifadesinde önemli bir rol üstlenebilir. Müzikte ilerleme kaydedebilen çocuklar, toplum içinde saygınlık, önemsenme, taktir edilme gibi duygularla karşılaşma ihtimalleri yüksek olacağı için, onları daha olumlu düşünmeye ve geleceğe daha umutla bakmaya yönlendirir.”

“Hem yapılan araştırmalar, hem de kendi deneyimlerimiz bir müzik enstrümanı öğrenmenin problem çözme, sorumluluk duygusu geliştirme, odaklanma ve özgüven gibi kişilik özelliklerinin gelişmesine, güçlenmesine büyük katkılar sunduğunu göstermektedir.”

“Müzik, organize olup sistematik disiplinli çalışma gerektiren bir dal olduğu için, çocuğun erken yaşlarda disiplinli çalışmayı alışkanlık edinebilmesini teşvik eder. Disiplinli çalışma alışkanlığı edinmesiyle hayatın diğer alanlarında da başarının yollarını açacaktır.”

Suzan Beyazıt: “Çocuğun bir enstrüman üzerindeki teknik hakimiyeti geliştiğinde, bir eseri sunma yetisi yükseldiğinde okulda öğretmenleri tarafından fark edilmesine, önemsenmesine, takdir edilmesine neden olur. Özellikle farklı sebeblerle güven eksikliği yaşayan çocuklarımızda, diğer arkadaşlarından eksik bir konumda olmadığını farkedip özgüven kazanmasına katkı sunacaktır. Böylelikle bu çocukların okula gitme isteği arttığı gibi, öğretmenleri ve arkadaşları ile daha uyumlu bir iletişim için çaba sarfettiğini de görmekteyiz. Çocuğun müziği sevmesi, yaşantısının ilerleyen evrelerinde karşılaşabileceği zorlu süreçleri aşabilmesi için sabır ve dayanma gücü de kazandıracaktır.”

Müzik eğitiminde repertuar seçimi ve müzik dinlemenin önemi.

Suzan Beyazıt : “Müziğe başlangıç aşamasında öncelikle çocuğa müziği sevdirmek, dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biridir. Müzik eğitmenleri başta olmak üzere, anne ve babaların da katkılarıyla çocuklarımıza müziği sevdirecek ortamı yaratmaya çalışmalıyız. Başlangıç aşamasında müziği sevdirecek en önemli faktörlerden birisi parça seçimi, yani repertuar belirleme evresidir. İyi bir repertuar seçimi ile çocukların müziğe olan ilgisi, sevgisi geliştirilip enstrüman öğrenimi daha zevkli hale getirilebilir. Bu yönde ilerleyen çocukların müziği daha severek yaptıklarını ve daha sonraki süreçlerde müzikteki zorlukları daha istekli bir şekilde aştıklarını gözlemlemekteyiz. Çocuğun motivasyonunu sürekli canlı tutacak bir repertuar, müziksel gelişimine ciddi katkılar sunar.”

“Çocuğun yaptığı müziğin bir anlamı olduğunu, bir işe yaradığını görmesi müziğe olan bağını güçlendirir ve çalışma disiplininin oluşmasına yardımcı olur. O yüzden çocuklarımızın her aşamada, her fırsatta, okulda, evde, arkadaş toplantılarında mümkün olduğunca çalıştığı parçaları sergileyebilecekleri ortam yaratmalıyız. Artan performansların getireceği deneyimlerle muhtemelen artacak takdir ve saygınlık, çocuklarımıza iyi birşey yapmış olmanın gururunu yaşatacaktır. Alkışlanan çocuklarımızın motivasyonları artar. Bu kıvancı küçük yaştan itibaren yaşayan çocukların, yaptığı işi daha iyi yapmak için çaba sarfettiğini ve müzikle olan bağını daha da güçlendirdiğini görmekteyiz.”

“Müzik dinleme, çocuğun müziksel gelişiminde önemli bir başka nokta. Çocuklarımızın müzik dinlemeleri; duyma yetisi, ritm duygusu ve form algılayışı gibi çalacağı eseri daha hızlı kavrama ve eserin ruhundaki duygusallığı daha içten yansıtabilmesine yardımcı olur. Bu sebeble çocuklarımıza her fırsatta müzik dinlenebilecek ortamlar yaratarak, müzik dinlemeyi hayatımızın bir parçasına dönüştürmeliyiz. Çocuklarımızın müzik dinlemeyi sevebilmesi için de, yaşlarına uygun eserleri seçmemiz gerektiği gibi, yakın çevreleriyle bağlarını güçlendirebilecek, paylaşım gücü yüksek örnekler de sunmalıyız. Kendi beğenilerimiz önceliğimiz olmamalı, yaşadıkları döneme ait (geçici olduklarını bilsek dahi) popüler akımları, arkadaşlarının güncel beğenilerini de hoş görüyle karşılamalıyız. Bu konuda zorluk çeken aileler, müzik eğitmenleri ile kuracakları diyalogla, çocuklarının öğrendikleri enstrümana ve enstrümandaki seviyesine göre, nasıl müzikler dinlenebileceğine dair bilgi alış verişinde bulunabilirler.”

Müzikte Seviye Belirleme (Grade) Sınavları!

Suzan Beyazıt: “Müzik eğitiminde farklı metodlar ve yaklaşımlar var. Bu sebeble eğitimin başlangıç aşamasında ailelerin eğitmenlerle bir araya gelerek, hedefe göre eğitim sürecini planlamaları daha hızlı ve yapıcı bir eğitim sürecine yardımcı olabilir. Doğal olarak her çocuğun kendine has öğrenme hızının yanı sıra müziksel kavrama gücü, ritmik ve melodik yatkınlığı farklı olacağından, kaçınılmaz olarak farklı gelişim süreçleri doğacaktır. Yüksek beklentilerin sebebiyet verebileceği hayal kırıklıklarını engelleyebilmek için, ailelerin eğitmenlerle birlikte bir araya gelerek çocuğun öznel potansiyeline göre eğitim aşamalarını planlamaları gerekir.”

“Bazı çocuklar müzik öğretmenlerinin önerdiği metodla gayet uyumlu bir şekilde yol alabilirlerken, bazı çocuklarınsa aynı yöntemden sıkılabildiklerini görmekteyiz. Her çocuğun öğrenme, sevgi ve ilgi düzeyleri farklı olduğu için müzikte farklı yollar, yöntemler takip edilmeli ve farklı seçenekler sunulmalıdır. Müzik eğitiminde, üzerinde çalışılan enstrüman için hazırlanmış metodlar takip edilebileceği gibi, bu metodlardan tamamen bağımsız bir yöntemle gelişim de mümkündür.”

Trinity Guildhall ve ABRSM

“Bütün bu yöntemlerin gelişim seviyelerine akademik denklik belirleyen ‘Grade” sınav kurumları var. Çocuklarımızın ileri seviyedeki okullara kabul edilmelerine destek olacak olan bu dereceleri belirleyen Grade sınav kurumları arasındaki "Trinity Guildhall" ve “ABRSM”, 60 farklı ülkede klasik ve popüler müzik alanlarında sınavlar yapıyor.”

“Özellikle ve önemle belirtmekte yarar var ki, bir enstrüman öğrenirken "grade" sınavları mutlak gereklilik değildir. Bazı eğitmenler grade sınavlarının öğrenci için daha yararlı olabileceğini düşünerek, bu yolu izlemekle beraber, bazı eğitmenler ise, standart bir repertuar ve yöntemler yerine, çocuğun öznel yatkınlığı, sevgi, ilgi ve öğrenme hızına göre çocuğa öznel bir eğitim programı önerebilir, uygulayabilir.”

“Bir bilgi olarak eklememiz gerekirse; müzik konservatuarlarının grade sınav sistemini, kendi eğitim sistemlerine paralel bir anlayışla sürdürmediklerini belirtmeliyiz. Konservatuarlar, Grade sınavları yerine, kendi yöntemleriyle öğrencilerin seviyelerini ve gelişimlerini kontrol ediyorlar. Bu tür okullar öğrenci alırken, her ne kadar başvuru koşullarında grade derecelerini kriterlerden biri olarak kabul etseler dahi, yine de bir heyet karşısında adayların canlı performanslarını bizzat değerlendirme sonrası, öğrencinin okullarına kabul edilip edilmeyeceğine karar veriyorlar.”

Grade sınavlarına odaklanmanın yararları ve zararları

“Grade sınavlarına odaklanmanın yararları kadar zararları olabileceğini de unutmamak gerek. Öncelikle yararlarına değinilecek olursa; belirlenmiş bir tarihe ve repertuara odaklanarak hedefe yönelik bir çalışma sağlanır. Bu hem öğrencinin, hem de ailenin daha organize olmasına ve disiplinli bir çalışmaya yönlenmesine katkı sunar. Diğer yandan, okul veya konservatuar dışı yapılan bağımsız ve denetimsiz müzik eğitimlerinin “bir şekilde hangi seviyeye” denk düştüğünün belirlenmesi için, Grade sınav sistemi oldukça somut ve güvenilir bir denetim mekanizması oluşturuyor. Grade sınavlarında çıkan raporlarla, eğitmenler, öğrenciler ve elbette aileler de kendi performanslarını gözden geçirme imkanı elde etmiş oluyorlar. Sadece Grade sınavlarına odaklanma ve Grade sınavlarına acelece peş peşe hazırlanma; müziğin çepeçevre öğrenilmesine engel teşkil ettiğini de gözlemlemekteyiz. Grade sınavlarının yararlı ve anlamlı olabilmesi için, yapılan müzik eğitiminin doğal akışını bozmadan, enstrüman üzerinde teknik bir seviyeye geldikten sonra yapılması, müzik eğitiminin daha doğru bir zemine oturmasına ve çok daha verimli sonuçlar alınmasına yardımcı olur.”

Eğitim sürecinde ailenin etkisi

Suzan Beyazıt : “Eğitim süreci, sadece çocuk ve eğitmeni arasında geçen bir süreçten ibaret olamayacağı için, ailenin varlığı ve kararlılığı da büyük önem taşır. Çocuklarına zaman ayıran ve eğitimi yaşantılarının temel noktası olarak belirleyen ailelerin çocuklarının daha başarılı olduklarına tanık olmaktayız. Biz ebeveynler olarak, önemli konularda karar verme evrelerinde henüz yeterince deneyime sahip olmayan çocuklarımızı yönlendirmek ve eğitim sürecini iyi yönetmek durumundayız. Bazen aileler ‘“biz çocuğumuza bütün seçenekleri ve olanakları sunduk ama çocuğumuz hiç bir şeye ilgi duymadı” gibi yakınmalarla kaygılarını dile getiriyorlar. Haklı olabilecekleri noktalar da olmakla birlikte, çocuklarımıza eğitsel seçenekleri sunarken, onları ilgili kursa götürüp getirmenin dışında, o konunun öznelinde yapılması gereken çalışma ve disiplinin sağlanmasına da çalışılmalıdır. Gerekli ortamın hazırlanmasında, çocuklarımıza önderlik yapabilmeliyiz.”

Televizyon dizileri ve sosyal medya tehlikesi

Suzan Beyazıt : “Örneğin çocuklarımızın günlük yaşantılarını düzenlerken onlara sağlıklı ve verimli bir program sunarak yardımcı olabiliriz. Okul sonrası eve geldiklerinde yemek yeme, dinlenme, ev ödevlerini tamamlama ve müziğe ayıracakları zamanı belirleme aşamalarında uygulanabilir programlar önermeliyiz. Bu tür programları elden geldiğince aksatmadan yürütmelerini denetlemeli, aksatmalarda uyarmalıyız.Televizyon dizilerine kendilerini fazla kaptıran, ya da sosyal medya ile gereğinden fazla zaman kaybeden çocukların bulunduğunu duymaktayız. Çocuklarımızın zamanlarını verimli geçirdiklerinden emin olabilmemiz için, kendi odalarında neyle ilgilendiklerinden haberdar olmalıyız

Anne ve babalar

Suzan Beyazıt çok önemli bilgilerini bizlerle paylaştı ve sözlerini şöyle sona erdirdi: “Anne ve babalar olarak, çocuklarımızın gelişim aşamalarındaki bu çok önemli zamanları israf etmemeleri için henüz uygun ve çözüm bulunabilir yaşlardayken çok geç kalınılmadan bu sorunları görmek ve çözüm üretmek durumundayız. Çocuklarının evde ve okuldaki gelişimlerini takip eden aileler, çocuklarının sorunlarından haberdar olacağı için çözümünde de katkıları daha yüksek olur.”

Ayrıntılı bilgi destek için Müzik eğitmeni ve besteci Suzan Beyazıt’a e-mailden ulaşabilirsiniz: [email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.