Avrupa Ajansı AVA Avrupalı Türklerin Sesi

Nuray Mert Londra'da Türkiye'deki Rejim Değişikliğini konuştu

DÜNYA

Dr.Martin AKP'nin Türkiye'yi uluslararası arenada geri bırakan ideolojisini, ülkenin Ortadoğu'da Müslüman Kardeşliği grupları ile olan fikir birliğini göstererek örnek verdi.

İngiltere'de, Unite House'da moderatörlüğünü London School of Economics'den Dr. Zeynep Kaya'nın yaptığı Türkiye'deki Rejim Değişikliği, Kürt Politikası ve Dış Politika başlıklı forumun açılış konuşmacıları Prof.Dr.Nuray Mert ve siyaset bilimci ve köşe yazarı Dr.Lenore G.Martin idi. Dr. Martin konuşmasına, AKP yönetiminde Türkiye'nin kendini neden NATO müttefikleri ve Rusya ile ilişkilerinde bir gerilim içinde bulduğunu analiz ederek başladı. AKP'nin dış politika plânlamasının ve önceki başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dış politika stratejisinin derinliğinin Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasındaki ilişkide aracılık etmesine ve bölgedeki ilişkilerle giderek artan bir meşguliyet göstermeye başlamasına neden olduğunu ifade etti. Türkiye'nin hem İsrail hem de Suriye'deki Esad rejimi ile sıkı, güçlü bağlar geliştirmesinin o dönem mümkün olduğunu ileri süren Dr.Martin, ülkenin Ordadoğu'daki her bölgede ticari pozisyonunu geliştirdiğini ve izlenen politikaların oldukça etkili olduğunu belirtti.

 

Dr. Martin konuşmasını şöyle sürdürdü: "Öte yandan Türkiye'nin şuanda komşuları ve yakın ülkeler ile olan zayıf ilişkileri gösteriyor ki AKP'nin ideolojik eğilimleri bu gelişmelerin ilerlemesini engellemiş. Örneğin AKP'nin ideolojik eğilimlerinin, İsrail'in 2008'de Gazze'yi işgalinde ve 2011'de Suriye'deki iç savaşın çıkması esnasında, Türkiye'nin Avrupa'lı ortakları tarafından güvenilir olmayan, İslamcı militanları savunan bir ülke olarak algılandığı görülmektedir."

 

Türkiye'nin kendi coğrafi bölgesinde aşırı bağımlı tutumunun, çift taraflı kılıç etkisi yarattığını belirten Dr.Martin, bu durumun her iki taraf içinde stratejik açıdan kritik aynı zamanda ülkenin kendi ulusal güvenliğini tehdit altına aldığını ileri sürdü.

 

Dr.Martin AKP'nin Türkiye'yi uluslararası arenada geri bırakan ideolojisini, ülkenin Ortadoğu'da Müslüman Kardeşliği grupları ile olan fikir birliğini göstererek örnek verdi.

 

Dr.Martin, Türkiye'deki Kürt sorununun ülkenin zayıf noktası olduğunu ve birçok ölümü getirdiğini, bu durumun ülkeyi komşuları Rusya,Yunanistan, İran ve Suriye ile ilişkilerinde güçsüz bıraktığını belirtti. Rusya, İran, İsrail ve diğer ülkelerle ilişkilerin gelişmesi için mevcut atılan adımlar olmasına rağmen, Türkiye'deki Kürt probleminin ülkenin kendi içerisinde olan ayaklanmalarla uğraşmasına neden olduğunu ileri süren Dr.Martin, Irak'daki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Türkiye'ye Kürt sorunu açısından işe yarar bir ortak olabileceğini ve bir yumuşatıcı çözüm ortağı olarak çeşitli ülkelerdeki Kürt bölgeleri arasında serbest dolaşım ve diğer benzeri düzenlemelerle sınırları değiştirmeden farklı uluslar arasında bir anlaşmaya varılabileceğini belirtti.

 

Dr.Nuray Mert, uluslarası politikanın yerel politika ile oldukça ilişkili olduğunu ve bir tanesinin başarısız olması durumunda diğerinin de aynı akıbeti yaşamasının oldukça muhtemel olduğunun altını çizdi.

 

Soğuk Savaş zamanında, Türkiye'nin dış politikasının oldukça basit olduğunu ve Türkiye 'nin NATO üyesi ve Amerikan'nın müttefiki olduğunu belirten Dr.Mert, Soğuk Savaş sonunda Türkiye 'nin çok boyutlu bir dış politika gerçekleştirmek için yeni ortama uydurmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

 

 

 

Dr.Mert,90'lı yıllarda, Turgut Özal zamanında Türkiye'nin global ilişkilerde aktif rol almak için daha çok aktif olduğunu ve bu uluslararası ilişkilerde daha istekli olduğunu dile getirdi. Önceden Osmanlı sonrası düzende Türk liderliği ile ilgili birçok ülkünün yanında, Türkiye'nin Kafkasya'da ve Orta Asya'daki Sovyet sonrası Türki Cumhuriyetlerde liderlik rolü oynayabileceği algısının olduğunu ileri sürdü.

 

Dr.Mert, geçtiğimiz 15 yıl içerisinde Türkiye 'deki politikacıların dini açıdan muhafazakar olduklarını, İslamist AKP olarak adlandırıldıklarını ve modern Cumhuriyet sürecinde tarihi bir geçmişleri olduğunu ileri sürdü. Bunun yanısıra sıkı seküler ve sıkıyönetim taraftarı bir yönetim sergilediklerini ileri sürdü. AKP'nin siyasi geleneğinin sıkıyönetim tarzı olduğunu bu nedenle Türkiye 'nin ana yönetim şeklinin her iki anlamda da bir şekilde otoriter yapıda olduğunu ileri sürdü. Dr. Mert konuşmasını dünyada alışılmış otoriter sistemlerin yerine demokratik yönetim şeklinin aslında bu zamana kadar bir istisna olduğunu belirterek bitirdi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.