Avrupa Ajansı AVA Avrupalı Türklerin Sesi

Monarşi mi Demokrasi mi ?

Özel Dosyalar

60 yılda 12 başbakan ve 6 Papa’ya sarayında ev sahipligi yapan Kraliçe zaman zaman da monarşi karsıtlarının hedefi oldu.

 

Avrupa Ajansı (AVA)

Roza BUDAK - Londra

ÖZEL HABER

Birleşik Krallık, Kraliçe II Elizabeth' in tahta çıkışının 60. yılını oldukça görkemli törenlerle kutladı.

60 yılda 12 başbakan ve 6 Papa'ya sarayında ev sahipligi yapan Kraliçe zaman zaman da monarşi karsıtlarının hedefi oldu.

Bu süre zarfında idari kurumlarda yapılan değişikliklerle, kraliyet ailesinin ülke yönetimindeki yetkilerini sınırlandırıldı ve sembolik bir değer olarak varlığını sürdürmesi sağlandı.

İngiltere'de modern demokrasiye rağmen, yapılan anketlerde halkın yüzde 70'i monarşinin devamını istiyor.

Bu yüksek orandaki desteğin yanısıra farklı kesimlerden aykırı sesler de yükseliyor.

Günümüzde, her ne kadar sembolik de olsa, monarşik yönetimin meşrutiyeti ve geçerliliğinin ne kadar olduğu yönünde tartışmalar tüm hararetiyle sürüyor.

Bu aykırı seslerin basinda monarşi karşıtı eylemleriyle tanınan Cumhuriyet Hareketi ( Republic Movement) organizasyonu geliyor. Bu organizasyon kan bağına ve soyluluk esasına dayanan devlet baskanlığı sisteminin kesinlikle kaldırılmasını istiyor. Bu tartışma halihazirda İngiliz kamuoyunu boğmus durumda biz de Avrupa Gazetesi olarak bu konu hakkında 'sokaktaki insanın' görüşünü almak istedik.

İngiltere'de yaşayan Türk kamuoyunun fikirlerinde de benzer bir ayrılık var ama fark İngilizlerin aksine daha ılımlı bir tartışma yürütmeleri. İngiliz vatandaşlığına on yıl önce geçen Başak Hanım ( 47) "Aslında bu konu hakkında bilgim kıstlı diyebilirim . Kraliçenin pek bir yetkisi yok diye biliyorum şahsi düşüncem olmaması da lazım. Tek bir kişinin milyonlar hakkında sadece kendi isteklerini göz önünde bulundurarak karak vermesi çok yanlış. Sahsi düşüncem, monarşinin ya da demokrasinin İngilizler için önemli olmadığı yönünde" diyerek açıklıyor.

Üniversite ögrencileri Ayşe (21) ve Nedim (22) bu tartışmayı gerekli bulmuyorlar çünkü kraliyet ailesi artık bir popular kültür nesnesi. Onlara göre kraliyet ailesinin turizmi canlandırıcı etkiye sahip olması dışında ülke yönetime hiçbir müdahaleleri yok. Kraliyet ailesinin büyük kutlamalar yapması uluslarası kamuoyunun dikkatini cekmesini ve insanların bu ülkeye daha sık ziyaret etmelerini sağladığını düşünüyorlar. Ama konu ülkedeki demokrasinin sorgulanması olunca olunca görüşleri değişiyor . "Bu ülke tam demokratik bir ülke değil. Her kesimden insanin düşüncelerini ifade edebilmesi önemli ama sorunlara ne kadar çözüm bulunuyor işte bu oldukca belirsiz. Özellikle bu gunlerde halkın protestolarına rağmen onların aksi görüşünde alınan bütün kararlar burada demokrasinin tam anlamıyla işlemediğini gösteriyor" .

Söz konusu monarşi olunca elbette İngilizlerin tavrı kültürlerini koruma yönünde. Susanna (42) ve Jason( 44) Davidson çifti görüşlerini belirtirken kraliçenin yönetimde sembolik de olsa bulunmasını onları memnun eden bir durum olarak açıklıyorlar. " Bundan bir rahatsızlık duymuyoruz çünkü kraliçe bize geçmişimizi ve köklü geleneklerimizi hatırlatıyor. Ayrıca Kraliçenin yönetimde bulunmasının halkın iradesini engellemediğini düşünmüyoruz." diye de ekliyorlar.

Genç kesimden de benzer ifadeleri duymak hiç de zor değil. Master öğrencisi John (24) Gleen kraliçeyi ve monarşiyi ulusal birliğin simgesi olarak gördüğünü üstüne basarak belirtiyor. Tarihiyle gurur duyduğunu da belirten John Diamond, 'Jubilee' gibi kutlamalarin da ülke için önemli ve birleştirici bir unsur olduğunu, Kraliyet ailesine sadece İngilizlerin değil dünyanın her ülkesinden insanların sempati duyduğunu bunun da ülkenin imajı açısından oldukça olumlu olduğunu düşünüyor. Bu düşüncelere sahip pek çok kişi gibi John da bu durumun demokrasiye negatif anlamda hiçbir etksinin olmadığını savunuyor .

İngilizler her ne kadar bu konuda muhafazakar olsalar da aslında genç kesimden monarşi karşıtlığı daha keskin cümlelerle ifade ediliyor. Müzisyen Simon Stevens (30) "Açıkcası sadece bu ailede doğan birinin diğer insanlardan çok daha ayrıcalıklı konuma sahip olması fikri benim hiç de hoşuma gitmiyor.'' diyor. " Bu doğuştan kazanılmış hak bazı insanlara haksız yere ayrıcalıklar veriyor ve bu ayrıcalığı kullanan kesim de 'elit soy'dan olmayan sıradan insanların durumu sorgusuz kabul etmesini istiyor. İngiltere kesinlikle demokratik bir ülke değil çünkü monarşinin varlığı anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı."

Üniversite öğrencisi Louise (21) Temple'da kraliçenin sembolik ve apolitik duruşunun demokrasiye zarar veriyor olduğu görüşünde.

Halkın iradesinin yönetimde ne kadar yer aldığı da eleştirilerden biri. Ama bu görüşü paylaşmayanlar tartışmaların tanımlar üzerinden yürürtülmemesi gerektiğini vurgulayanlar da var. Üniversite ögrencisi Jonathan (26) aslında hiçbir yönetimde halkın tam anlamıyla temsil edilmediğini bu anlamda dünyada hiçbir ülkenin demokratik olmadığına inanıyor ve bu durumun nedenini şöyle açıklıyor ; "Her ülke yönetiminin kendi çıkarları bu çıkarlara uygun oluşturduğu ajandası vardır. Bu açıdan bakarsak aslında sistemin monarşik ya da demokratik olması o ülkede demokrasinin varlığının tartışılmasına neden olmaz. Kağıt üstünde demokratik olup aslında ağır totaliter ya da dikta sistemi altında yönetilen pek çok ülke göz önünde bulundurulduğunda bu ülkede hala yarı monarşinin olması çok da kötü karşılanmaz."

Monarşik yönetimin ingiltere'de varlığını daha ne kadar sürdüreceği bilinmez ama kesin olan durum monarşi devam ettikçe bu tartısmaların da bitmeyeceği.

 

 

 

 

 

 

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.