Süresiz Oturum İzni (Indefinite Leave to Remain – ILR) başvuru süresinin beş yıldan on yıla çıkarılması önerisinin iptali konuşuldu. Belirli vize sahipleri için Süresiz Oturum İzni (ILR) başvuru süresinin beş yıldan on yıla çıkarılması önerisi parlamentoda tartışılıyor.
Advantage Avukatlık Ofisi Süresiz Oturum İzni (ILR) başvuru süresinin beş yıldan on yıla çıkarılması önerisi ile ilgili açıklama gönderdi: Açıklama şöyle: “2020 yılından itibaren adeta deprem etkisi yaratan göçmenlik hukuku gelişmelerini sizlere gerek yazılı gerekse sözlü basın aracılığıyla aktarmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar yapılan değişikliklere ek olarak, Birleşik Krallık hükümeti 2025 yılında göçmenlik politikalarında daha katı kurallar getirme yönünde adımlar atmakta ve bu konuyu tartışmaktadır. Nitekim geçtiğimiz aylarda yayımladığı ‘White Paper’ adlı bildirge ile görüşlerini kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu kapsamda gündeme alınan en tartışmalı konulardan biri, belirli vize sahiplerinin Süresiz Oturum İzni (Indefinite Leave to Remain – ILR) başvurusu yapabilmeleri için gerekli sürenin beş yıldan on yıla çıkarılmasıdır. Bu değişiklik, özellikle ülkede uzun süreli yaşamayı ve çalışmayı planlayan göçmen toplulukları yakından ilgilendirmektedir.”
“Söz konusu öneri kamuoyunda ciddi yankı uyandırmış ve sivil toplum örgütlerinin tepkisiyle karşılaşmıştır. Institute for Public Policy Research (IPPR) tarafından yapılan araştırmada, yaklaşık 1,7 milyon göçmenin belirsizlik içinde olduğu belirtilmiş; yeni kuralların ne zaman ve nasıl uygulanacağının net olmaması nedeniyle “inanılmaz bir belirsizlik hali” yaratıldığı ifade edilmiştir. Migration Observatory ise on yıllık rota önerisinin, birçok yüksek gelirli ülkeninkinden daha katı bir sistem getireceğini; bunun da göçmenlerin entegrasyonu ve refahı üzerinde kaygı verici etkiler doğurabileceğini açıklamıştır.”
“Kamuoyu düzeyinde ise iki ayrı dilekçe başlatılmış ve kısa sürede geniş destek görmüştür: bunlardan biri 163.000’den fazla, diğeri ise 108.000’den fazla imza toplamıştır. Bu durum, düzenlemenin potansiyel etkilerinden endişe duyan göçmenler, sivil toplum örgütleri ve onların destekçileri arasında güçlü bir muhalefet bulunduğunu göstermektedir.”
Advantage Avukatlık : “Parlamento nezdinde tartışma, milletvekili Ben Goldsborough tarafından gündeme getirilmiş olup, farklı siyasi partilerden milletvekillerinin ve hükümet bakanının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. 8 Eylül 2025 tarihinde Avam Kamarası’nda yapılan görüşmelerde birçok milletvekili, süresiz oturum hakkına giden yolun beş yıldan on yıla çıkarılmasının halihazırda bu rotada bulunan kişiler açısından ciddi bir adaletsizlik doğuracağını vurgulamıştır.”
Tartışmaların odak noktasını, on yıllık yeni kuralın kimleri kapsayacağı sorusu oluşturmaktadır. Milletvekilleri ve kamuoyu, bu düzenlemenin: Halihazırda Birleşik Krallık’ta bulunan Nitelikli Çalışan (Skilled Worker) vize sahiplerini,
Hong Kong British National (Overseas) – BNO vizesi ile ülkede yaşayanları da kapsayıp kapsamayacağını; yoksa yalnızca yeni başvuru sahipleri için mi geçerli olacağını tartışmaktadır.
Hükümet, daha önce kalıcı oturum hakkı (earned settlement) ile ilgili reform önerilerinin resmi bir istişare sürecine tabi tutulacağını açıklamıştı. 8 Eylül 2025 görüşmelerinin ardından hükümet temsilcisi Alex Norris de değişikliğin detaylarının halkın görüşü alınarak ileride yapılacak bir istişare sürecine bağlı olacağını yinelemiştir. Bu öneriler arasında, başvuru için gereken sürenin uzatılması da yer almaktadır. Dolayısıyla parlamentodaki tartışmalar yalnızca sembolik bir politik gündem değil, aynı zamanda önümüzdeki dönemde hayata geçirilebilecek gerçek yasal değişikliklerin şekillenmesinde kritik bir rol oynamaktadır.
Önerilen değişikliğin bir diğer boyutu ise göçmenler üzerinde yaratacağı mali külfettir. Halihazırda beş yıllık rota üzerinden ILR başvurusu yapan bireyler, vize uzatma ücretleri ve sağlık katkı payı (Immigration Health Surcharge) gibi kalemlerde kayda değer tutarlar ödemektedir. Sürenin on yıla çıkarılması durumunda göçmenlerin toplam maliyetlerinin yaklaşık iki katına çıkacağı, bunun da özellikle aileler için ciddi bir yük oluşturacağı kamuoyunda dile getirilmektedir. Bu durum, göçmen topluluklarının “aynı hizmetler için çifte ödeme yapmak” zorunda bırakıldığı yönündeki eleştirileri beraberinde getirmiştir
Sonuç olarak, bu mesele hem mevcut vize sahipleri için geleceğe dair belirsizlikler yaratmakta hem de Birleşik Krallık’ın göçmenlik politikalarının uzun vadeli yönünü belirleyecek önemli bir sınav niteliği taşımaktadır.
