Yazar ve kültür tarihçisi Tharik Hussain’in son çalışması Muslim Europe: A Journey in Search of a Fourteen Hundred Year History (Müslüman Avrupa: Bin Dört Yüz Yıllık Tarihin İzinde Bir Yolculuk) üzerine gerçekleştirdiği konuşma, Avrupa tarihine dair geniş ufuklu bir düşünsel perspektif sundu. Londra Yunus Emre Enstitüsü tarafından, kitabın yayınevi Viking, Penguin Random House iş birliğiyle düzenlenen etkinlik, Enstitü’nün kültür, kimlik ve toplumlar arası entelektüel etkileşim alanlarını derinlikli biçimde ele alan Sanat ve Kültür Konferansları Serisi’nin dikkat çeken buluşmalarından biri olarak öne çıktı.
Hussain konuşmasında, Avrupa’nın Müslüman topluluklarla kurduğu uzun tarihsel temasların yalnızca sosyolojik veya dönemsel bir ayrıntı olmadığını; bilimin, felsefenin, şehir estetiğinin ve kültürel üretimin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. Sicilya’dan Endülüs’e, Kıbrıs’tan Malta’ya uzanan geniş bir coğrafyayı kapsayan saha çalışmaları, Akdeniz ve Avrupa’nın asırlar boyunca birbirine nasıl bağlı olduğunu gösteren zengin malzemeler sundu.
Dinleyiciler, Akdeniz’deki çok dilli ve çok kültürlü şehirlerden, entelektüel alışverişin yoğun yaşandığı merkezlere; ortak üretim pratiklerinden bilimsel merakın şekillendirdiği ortamlara kadar uzanan örneklerle, Avrupa’nın sandığımızdan çok daha geçirgen bir tarihsel yapıya sahip olduğunu duydu. Hussain’in değindiği isimler arasında İbn Rüşd ve Abbas İbn Firnas, Avrupa düşüncesi ve bilim tarihinde bıraktıkları miras üzerinden yeniden değerlendirildi.
Söyleşinin soru-cevap bölümünde dinleyiciler; tarih yazımının sınırları, kültürel hafızanın şekillenişi, kimlik oluşturan anlatılar, bilgi dolaşımı ve karşılaşmaların üretkenliği üzerine derinlikli sorular yöneltti. Etkinliğin imza bölümünde ise birebir sohbetler, konuşmanın etrafında oluşan entelektüel merakı daha da görünür kıldı.
Muslim Europe, Avrupa tarihini karşılaşmalar ve etkileşimler üzerinden okuyan, yerleşik kabullerin dışında yeni bir perspektif öneren önemli bir çalışma olarak değerlendirildi. Enstitü'nün düzenlediği bu buluşma, kitabın açtığı tartışma alanının ne kadar güçlü bir karşılık bulduğunu bir kez daha ortaya koydu.




